Radyasyon terapisine veya diyalize düzenli ulaşım için taksi ve limuzin seyahat masrafları genellikle sağlık sigortası şirketleri tarafından karşılanır. Ama kim ödeme yaparsa da ücreti belirler. Ortaya çıkan damping fiyatları, esas olarak hastaları etkileyen büyük bir kalite kaybına yol açıyor.
Taxi Times, 4 Nisan 2019’da da tıbbi yolculuklar için damping fiyatları hakkında düzenli olarak rapor vermektedir. Burada açıklanan gözlemler AOK ile ilgilidir, ancak diğer sağlık sigortası şirketlerinin hastalar da seyahatlerin en ucuz sağlayıcıya verilmesinden muzdariptir. DAK’taki bir hasta şimdi bunu Taxi Times’a onaylıyor: “Her şey benim için bir kabus,” diye yazıyor Nina Keller. „Son iki yıldır (yıllardır diyaliz hastası olarak), son derece cana yakın, yardımsever, güvenilir bir sürüş hizmeti ile çok şanslıydım, 2020’nin başından beri başka bir ucuz taksi kullanmak zorunda kaldım (“ DAK sayesinde „). Randevular işe yaramaz, karşılandığınız selamlamak yerine, çok geç kaldınız diye fırça yiyorum. Hâlbuki 5 dakika daha erken vardığım hâlde, ancak zaman iletişimi bir kez daha yetersiz.
„Agresif tıbbi sorular soruluyor, ton düşmanca ve bu kısa sürede bile unutuldum – sadece şikayet ettikten sonra bir gecikmeden sonra yolculuk yapabiliniyor. Taksi Şirketin Bayan Şefi bana çok küçümseyici bir tonda benim hiç bir hakkım olmadığını, müvekkilinin DAK olduğunu ve neredeyse ona bağımlı olduğumu ve onu neyin belirlediğini anlattı! Söyleyecek bir şeyim yok. Her seyahatten (haftada üç gün, her biri iki kez) ve bir reçeteye benziyorum – böyle hoş olmayan, teslim edilmiş bir durumda araç içinde sınırlı bir alandasınız. Tedaviden sonra, sonuçta durumum yoğun bir bakım ilacı sonrası çok kötü. Durum benim için çok stresli. Daha önce bir nakliye firması ile kötü zaman geçirdim.“
Bunun gibi müşteri hesapları, sağlık sigortası şirketlerinin taksi sektörün performans ve kalite prensibini zayıflattığını göstermektedir. Güvenilirlik ve iyi hizmeti garanti eden taksi ve limuzin şirketleri AOK, DAK ve benzeri tarafından dikkate alınmıyor, çünkü „kalite fiyatı vardır“ ve „ana şey olarak ucuz“ sloganına yer vermek zorundadır.
Dolayısıyla, kaliteli şirketlere performans doğrultusunda ödeme yapmak ve böylece kârlılıklarını korumak yerine, yapay olarak hizmet ve güvenliği garanti etmeyen durumlarla baş başa bırakılıyorlar. jh
Fotoğraf: pixabay, Anna Frodesiak